Almanya’da çelik tüketimi 2024’te 27 milyon tona gerileyerek 1990’ların ortasından bu yana en düşük seviyesine indi; Alman Çelik Üreticileri Birliği (WV Stahl), tüketimin 2025’te 26 milyon tona kadar düşmesini bekliyor. Talepteki gerileme, yüksek enerji maliyetleri, pahalı krediler ve otomotiv ile inşaat sektörlerindeki durgunlukla ilişkilendiriliyor.
Alman Metal Ticaret Birliği (BDS) verileri de bu tabloyu doğruluyor. BDS üyesi şirketlerin 2025 yılı Ocak–Eylül dönemindeki yurt içi çelik satışları, yıllık bazda 7,4 milyon tondan 7,3 milyon tona geriledi. Bu rakam, 2023’ün aynı dönemine kıyasla da düşüşe işaret ediyor.
Piyasada sert bir çöküşten ziyade kademeli ancak kalıcı bir yavaşlama yaşandığına dikkat çekilirken, Alman çelik talebindeki zayıflığın temelinde makroekonomik ve sektörel sorunlar bulunuyor.
Enerji maliyetleri baskıyı artırıyor
Alman ekonomisindeki başlıca sorunlardan biri, sanayi için elektrik maliyetlerinin yüksekliği. Yenilenebilir enerjiye geçiş süreci kapsamında fosil ve nükleer santrallerin devreden çıkarılması, elektrik fiyatlarını yukarı çekiyor. 2024’te rüzgar enerjisi santralleri Almanya’nın kurulu gücünün %27,9’unu oluştururken, düşük rüzgar dönemlerinde üretimde yaşanan dalgalanmalar fiyatları daha da artırıyor.
Gün öncesi piyasada elektrik fiyatı 123,56 €/MWh’ye kadar yükselirken, benzer hava koşullarına sahip Fransa’da fiyatlar 66,02 €/MWh seviyesinde kaldı. Uzmanlar, Almanya’nın nükleer enerjiden tamamen çıkmasının rekabet gücünü zayıflattığına dikkat çekiyor.
Ukrayna–Rusya savaşı sonrası yükselen enerji fiyatları da sanayi üzerindeki baskıyı artırıyor. Almanya’da sanayi elektriği fiyatları, COVID-19 dönemiyle karşılaştırıldığında yaklaşık üç katına çıkmış durumda.
Yüksek faiz, iç talebi sınırlıyor
Çelik tüketimini etkileyen ikinci temel unsur, Avrupa Merkez Bankası’nın sıkı para politikası. ECB, Temmuz 2022–Eylül 2023 döneminde temel faiz oranını %0’dan %4,5’e yükseltti. Bu süreçte Almanya’da 10 yıllık konut kredisi faizleri %1’den %4,23’e çıktı.
Haziran 2024’te faiz indirim süreci başlasa da, konut kredisi faizleri halen %3,43, otomobil kredileri ise %6–9 bandında bulunuyor. Bu seviyeler, hem konut hem de otomotiv talebini baskılamaya devam ediyor.
Otomotiv sektörü toparlanamıyor
Alman Otomobil Üreticileri Birliği’ne (VDA) göre, Ocak–Kasım döneminde binek otomobil üretimi %1 artarak 3,9 milyon adede çıktı. Ancak Almanya’da yeni otomobil satışları 2,6 milyon adetle, 2019’daki 3,6 milyonluk zirvenin oldukça altında kaldı.
İç pazarda yerli üreticilerin payı %34’te kalırken, ithalatın payı %66’ya ulaştı. Türkiye, Çin ve Hindistan’dan gelen araçlar, %10 gümrük vergisi ve %19 KDV’ye rağmen Alman tüketiciler için daha cazip hale geldi. Bu durum, sac çelik talebini sınırlayan unsurlar arasında gösteriliyor.
Öte yandan, ABD’nin 2 Nisan 2025’ten itibaren otomobil ithalatına uygulayacağı %25’lik gümrük vergisi, Alman otomotiv ihracatı için ek bir risk oluşturuyor. 2024’te ABD’nin toplam otomobil ithalatının 71,3 milyar dolarlık kısmı Almanya’dan gerçekleşmişti.
Makine ve inşaat sektörlerinde daralma sürüyor
Düz çeliğin bir diğer büyük tüketicisi olan makine mühendisliği sektöründe üretim, 2018–2023 döneminde yaklaşık %20 geriledi. Alman Mühendislik Federasyonu’na (VDMA) göre, 2024’te üretim %8 azaldı ve kapasite kullanım oranı %80’in altına düştü. VDMA, 2025’te üretimde %5’lik ek bir düşüş öngörüyor.
Uzun ürünlerin ana tüketicisi olan inşaat sektöründe ise kriz daha belirgin. Yeni inşaat izinleri 2023’te %27, 2024’te ise %17 azaldı. Konut inşaatı, bu düşüşten en fazla etkilenen alan oldu. 2024’te tamamlanan konut sayısı 215 binle 2010’dan bu yana en düşük seviyeye indi.
Görünüm zayıf kalmaya devam ediyor
Analistler, ECB’nin 2026’da faiz indirimlerini sürdürmesini beklese de, kredi koşullarının kriz öncesi seviyelere dönmeyeceği görüşünde. EUROFER, AB genelinde 2026’da çelik tüketiminde %3 artış öngörürken, Almanya için benzer bir iyimserliğe yer vermiyor.
Uzmanlara göre Almanya’da çelik talebinde kalıcı bir toparlanma, ancak enerji sektöründe yapısal reformlar yapılması, yatırımları teşvik edecek düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve otomotiv başta olmak üzere iç pazarda gümrük korumasının güçlendirilmesiyle mümkün olacak.














































