Bilecik Demir Çelik Genel Müdürü Uğur Cengiz ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.

Türk demir çelik sektörüne kütük üretmek için kurulan Bilecik Demir Çelik, Kılıçlar Grubu bünyesine dahil olduktan sonra çehresi ve vizyonu değişti. Bu geçiş sürecini ve Bilecik Demir Çelik’te bugüne kadar olan çalışma ve yatırımları bizlerle paylaşır mısınız?

BDÇ 2009 yılında devreye girdikten sonra başlangıçta hedeflenen üretim miktar ve kalitesi ile yatırım planlarının değişik teknik ve finansal nedenlerle gerçekleştirilememesi sonucunda 2014 yılında KILIÇLAR grubu tarafından devir alındı. Devir alma süreci ve sonrasında yapılanlar bir fizibilite çalışmasının sonuçlarıdır. Başlangıç fizibilitesinde Türkiye çelik endüstrisinin yapısı, sorunları, fırsatları, süreç içinde değişen özellikleri, iç ve dış Pazara ilişkin gelecek öngörüleri ele alındı. Klasik EAF’li çelik yapımı ve hurdadan nervürlü çubuk üretimine ilişkin yapısal özellikler değerlendirildi ve aşağıdaki temel unsurlarda Türkiye’ye ilişkin ana rotadan farklılaşma kararı alındı.

I.            BDÇ’nin yüksek kapasiteli üretim hedefli olmaması, Pazar ve hurda kaynağı büyüklüğünü dikkate alan bir ölçeklendirme ile kapasitesini 400.000 ton/ yıl ile sınırlandırması kararlaştırıldı. Kapasite artırımı değil verimlilik artışı temel politika olacaktır.

II.           Klasik yapılanmadaki limanlara yakınlık ve ithal hurda kaynağına dayalı ihracat amaçlı üretim biçimi tercih edilmemiştir. Lokasyonumuz lojistik bir avantaj olarak görülmüştür.

III.          Bölgesel hurda kaynakları ve bölgesel pazarlara dayalı bir strateji tercih edilmiştir.

IV.          Başlangıçta yatırım maliyeti nedenli olarak tercih edilen İndüksiyon ocaklarının, Kimyasal enerji kullanılmayan ve modüler tonajlı özelliklerinin genel vizyonumuza uygun olduğu tespiti yapılmıştır. Sadece Elektrik enerjisi  kullanımının, iklim değişimi ile mücadelenin en önemli uygulamalarından biri olan, her türlü prosesin elektrifikasyonu vizyonuna uygunluğu bir avantaj olarak değerlendirilmiştir.

V.           Her ne kadar ülkemiz çelik üretiminde nervürlü yapı çeliğindeki fazla kapasite ve ihracat zorunluluğu nedeniyle var olan yıkıcı rekabet ürkütücü de olsa, üretim yapısı ve genel vizyonun getirdiği avantajlarla sadece nervürlü yapı çeliğinde de iç Pazar hedeflenerek rekabetçi olunabileceği görülmüştür.

VI.          KILIÇLAR grubunun kuruluş felsefesi olan geri dönüşümcülüğün devamı ve sürdürülebilirlik vizyonumuzun gereği olarak, BDÇ kendini bir çelik üreticisi olarak değil, geri dönüştürülmüş her türlü demir içeren metalik atığın çeliğe dönüştürüldüğü bir geri dönüşüm şirketi olarak tanımlamayı tercih etmiştir.

Değinilen temel farklılıklara uygun olarak; devir alma işleminin hemen ardından 8-32 mm nervürlü yuvarlak çelik üreten haddehane yatırımı tümüyle ülke içi tedarikçiler ile beraber inşa edilmiş ve 2016 Nisan ayında devreye alınmıştır, ülkemizdeki nadir AC haddeleme zinciri yüksek bir memnuniyet ile çalışmaya devam etmektedir. Başlangıçtaki 200.000 ton/ yıl ergitme kapasitesi süreç içindeki değişiklikler ve verimlilik artışları ile 400.000 ton/ yıla ulaşmıştır.

Sürdürülebilirlik risk analizimizde en önemli iki sorunun enerji ve hammadde yeterliliği ve maliyeti olduğu tespiti ile, uzun dönemli ölçüm ve izin süreçleri sonunda 2 x 5.6 MWh (megawat-saat) kapasiteli iki adet öz tüketim amaçlı RES 2023 Eylül ayında devreye alınmıştır. Aynı stratejik hedefin devamı olarak Aydın Germencik’te 24 mwh kapasiteli JES yatırımı 2024 yılı sonunda devreye girmiştir. Tam kapasiteye 2025 Mayıs ayında ulaşılmasıyla BDÇ tüm elektrik ihtiyacının % 60 ini kendi yenilenebilir enerji kaynaklarından kullanabilir düzeye gelecektir. Bir diğer sürdürülebilirlik riski konusu olan alternatif hammadde üretimi için 4x50.000 ton/yıl kapasiteli, modüler, sadece yerli cevher kaynaklarına dayalı bir DRI üretim yatırımı 2022 yılında başlamıştır.

Ülkemizin konusundaki ilk yatırım projesine, yatırım ortamının olağanüstü zorlu hale gelmesi, teşvik olanaklarından faydalanamaması vb. nedenlerle, ara verilmek zorunda kalınmıştır. Uygun zamanda aşama aşama devreye alınarak, BDÇ hammadde yeterliliği ve türünde diğer üreticilerden ayrışacaktır.

“İndüksiyon ocaklarıyla ergitme yapan en büyük kapasiteli ve tek ÇED belgeli üretici biziz”

Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de indüksiyon ocaklarıyla ergitme yapan ilk çelik üreticisi sizsiniz… Ark ocaklı tesislere göre çok daha çevreci ve düşük cüruf oranına sahip olan bu yöntem sizlere ne gibi avantajlar sağlıyor?

Ülkemizdeki ilk İndüksiyon ocaklı tesis BDÇ değildir, ancak kapasite olarak en büyük ve tek ÇED belgeli üreticidir. EAF’ler ergitme enerjisi olarak % 45 Kimyasal, % 55 elektrik kullanırken BDÇ indüksiyon ocaklarında tümü ile elektrik kullanılmaktadır, bu nedenle metalurjik proseslerinde kimyasal enerjnin neden olduğu emisyon ve oksidasyon kaybı ciddi düzeyde düşüktür. Oksidasyon kaybı metalik kayıp olarak cürufa dönüşür, bu kaybın düşüklüğü hem yüksek hurda ergitme verimliliği hem de düşük cüruf oranı nedeniyle çevresel olarak düşük ayak izli bir üretim biçimi anlamına gelir. Metalik hammadde çelik üretiminde %60’ların üstünde bir maliyet oranına sahiptir, bu kalemdeki verimlilik artışı BDÇ’nin temel politikasıdır, bu özellik hem rekabet avantajının hem de çevresel olarak göreceli bir üstünlüğün nedenidir.

“BDÇ, indüksiyon ocaklarında tümü ile elektrik kullanılmaktadır”

Oldukça kapsamlı test laboratuvarına, yerel ve uluslararası standartları kapsayan kalite belgelerine sahip bir firmasınız. Bizlere bu alandaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Ölçüm ve referanslara uygunluk çağdaş yönetim ilkesidir. Ölçemediğini ve güncel referanslara bağlamadığınız hiçbir parametreniz yönetilebilir   ve güvenilir değildir.

Tek ürün üretmemize karşın ISO 17025, 9001, 14001, 45001, 50001, 14064, 14046, EN 13043 tüm kalite ve üretim yönetim süreçlerimizi kapsayan sertifikasyonlardır. Bunun dışında sürdürülebilirlik vizyonumuzun bir sonucu olarak, küresel çelik sektörünün konusundaki en etkili ve prestijli kurumu olan Responsible Steel’in ülkemizdeki ilk üyesiyiz, ayrıca 2030   ve 2050 karbon ayak izi taahhütlerini Science Based Target inst. adlı küresel en önemli referans kurumun kurallarına uygun olarak tescil ettiren tek sıvı çelik üreticisiyiz.

Tüm proses ve yönetim zincirimizin sürekli sorgulanması ve geliştirilmesi, bu temel prensiplerin tüm çalışanlarımızca sahiplenilmesi için yalın üretim çalışmaları yönetim felsefemizin temelini oluşturmaktadır.

“Küresel çelik sektörünün konusundaki en etkili ve prestijli kurumu olan Responsible Steel’in ülkemizdeki ilk üyesiyiz”

Fabrikanızın lokasyonuna 300 km yarıçap mesafesinde herhangi bir nervürlü çelik üreticisi bulunmuyor. Bu durum Bilecik Demir Çelik’in üretim planlamasına, satış politikalarına ve rekabet gücüne nasıl yansıyor?

Bu lokasyon özelliği, çelik üretimindeki önemli maliyet unsurlarından biri olan lojistik açısından önemlidir. Lokal, ölçekli, sadece bölgesel kaynaklı ve satış hedefli olmak başlangıç ilkelerimizden biridir. Kuşkusuz kalite, güvenilirlik ve diğer unsurlarla beraber lojistik özellikler avantaj haline dönüşecektir.

Halihazırda bizlere üretim aralıklarınızdan, üretim kapasitesi ve satış rakamlarınızdan bahseder misiniz?

8-32 mm nervürlü beton çeliği tek ürünümüzdür, 400.000 ton / yıl kapasite ile sınırlandırdığımız üretimimiz ile satış miktarımız paraleldir. Tümüyle iç ve bölgesel pazara hizmet vermekteyiz.

Karbon ayak izi konusunda oldukça ciddi çalışmalar yapan, yeşil dönüşüme öncülük eden firmalardan birisiniz. Yeşil Dönüşüm kapsamında yaptığınız çalışmalar hakkında bizleri bilgilendirir misiniz?

Karbon ayak izi, sürdürülebilirlik, çevresel sorumluluk, İSG ve döngüsellik, vizyonumuzun temel özellikleridir. Bu konular BDÇ için bir pazarlama ve algı oluşturma faaliyeti değildir. Hem ekonomik sürdürülebilirlik hem de eksosistem sürdürülebilirliği açısından en yaşamsal konulardır.

Karbon ve su ayak izini akredite kuruluşlara denetleten ve hurdadan nihai ürüne kadar 3 kapsamda da ayak izini tescil ettiren, ardından bu başlangıç değerlerini baz alarak 2030 ve 2050 karbonsuzlaşma taahhütlerini SBTi’ye onaylatan ilk çelik üreticisi olarak konuya bakışımızı gösterdik. Ayrıca karbonsuzlaşma yolculuğumuzda sanayi bakanlığı verimlilik ödüllerini art arda 3 yıl kazanarak, su tüketimimizin % 60’ını refrakter tüketimimizin % 25’ini geri dönüşümden sağlayarak gösterdik. Hammaddemizin tümü geri dönüşümdür, ancak farklı olarak % 20-30’u cüruftan ayrıştırılmış çeliktir. Cürufumuzun tümü, değişik kullanım alanlarına girdidir, refrakter atıklarımızın tümü geri dönüştürülmektedir, enerji geri dönüşümü temel ilgi alanlarımızdan biridir. Ülkemizde üretimde en yüksek yenilenebilir elektrik kullanan tesis olarak yolculuğumuza devam ediyoruz. Karbonsuzlaşma BDÇ için bir verimlilik göstergesidir, her anlamda verimliliği ülkemizin en önemli ekonomik sorunu olarak görüyoruz, bu nedenle yalın yönetim, verimlilik artışı ve döngüsellik üzerine kurulu bir sistemi geliştirmeye çalışıyoruz.

“Karbonsuzlaşma BDÇ için bir verimlilik göstergesidir”

Türkiye’nin küresel çelik pazarındaki konumu, Çin’in çelik sektöründe uyguladığı ihracat politikaları ve ABD’nin uygulamaya koyduğu yeni vergi programları hakkında neler düşünüyorsunuz?

Son yıllarda çelik endüstrisi ülkeler için farklı bir anlam kazanmaya başladı, aslında bir çok diğer üründe olduğu gibi çelikte bir endüstriyel faaliyet konusu iken, giderek şekillenen ticaret savaşları döneminin en önemli savaş konularından biri haline geldi.

Küresel olarak toplam kapasitenin %30’unun fazla kapasite olması, öldürücü bir rekabetin nedeni iken, ülkelerin artık bu sektörleri ekonomik değerinin ötesinde stratejik ve milli güvenlik unsuru olarak görmeye başlaması tüm küresel çelik ticareti biçimini değiştirmeye başlamıştır. Rekabet bir teknik ve yönetsel mükemmeliyet ölçüsü iken artık damping, teşvik ve koruma yöntemleri alanı haline dönüştü. Fazla kapasite ve ucuz ürün saldırısı ülkeleri sektörlerini koruma refleksine yöneltti. Katma değeri düşük ürünler için zaten daralan ihracat pazarları, hem o ülkelerin kendi üretimlerine başlaması, hem de en önemli maliyet kalemlerinden biri olan enerjinin ülkelerden ülkelere çok farklılık göstermesi gibi nedenlerle artık tümüyle kapanmaya başlamıştır. Ayrıca karbonsuzlaşma süreçlerinin ülkeler arasında fark göstermesi, bu yolculuğa erken çıkanların ödemek zorunda kaldığı bedelin büyüklüğü nedeniyle ciddi üretim daralması riski altına girmesi, enerji türü dönüşümünün yeterince hızlı olmaması ve enerji maliyetlerinin düşmemesi rekabet sorunlarına neden olmuştur.

Küresel olumsuzluklar kuşkusuz çelik ihracatımıza ve ithalatımıza da yansımaktadır. Değişen koşullar yeni strateji ve uygulamaları gerektirmektedir, Türkiye çelik endüstrisi,

kapasite, hammadde ve enerji maliyeti ve iç pazarın gerektirdiği ürün cinsi açılarından dönüşümü tartışmak zorundadır, son yıllardaki düşük kar marjları, yüksek finansman maliyetleri, karbonsuzlaşma ile ilgili kafa karışıklıkları dönüşümün önündeki en önemli engeller olarak görülmektedir.

Sorularımız dışında SteelTürk Dergisi aracılığıyla sektöre ve okuyucularımıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Tarihin gördüğü en kapsamlı dönüşümün başlangıcında en önemli sorunumuzun nereye doğru gitmemiz gerektiği konusundaki belirsizlik, farkındalık ve tartışma eksikliğidir. Önemli bir sorunumuz olan sorgulamama özelliğimizin bir diğer unsuru da kendimizi sorunsuz, zaten en iyiyi yapan olarak görmemiz ve kötülüklerin hep dış güçlerden geldiği, hep saldırı altında olduğumuz inancıdır. Oysa sorgulanması gereken çok nokta vardır. Doğru soruları sormak en temel zorunluluktur. Dünyanın en büyük 17-20 inci ekonomisinde, dünyanın en büyük 7. Çelik endüstrisine sahip olmaktan başlayarak, enerji fakiri bir ülke olarak enerji yoğun sektörlere bakışımız, en büyük ihracatçılardan biri iken en büyük ithalatçılardan biri olmak, % 41 yenilenebilir elektrik üretim seviyesine ulaşıp düşmeyen elektrik fiyatları, kamu ve özel sektör verimlilik anlayışları arasındaki fark, % 70-80 ithal hammaddeye dayalı bir sektörün 25 yıl içinde iki kattan fazla üretim seviyesine sahip olmasının hedeflenmesi, dikey entegrasyon, konsolidasyon, şirket birleşmeleri vb. gibi bir çok konu tartışılmayı ve doğru cevapları bekliyor. Yeşil ürün tanımlamaları, kapsam 3 emisyonun azaltılması için yapılması gerekenler, fosil yakıtlardan/ kömürden çıkışın hala gündemimizde olmaması, dünya ortalamasında ve AB’nin 2 katı elektrik şebekesi emisyonunun normal kabul edilmesi, iletim dağıtım şebekesinin verimsizliği ve olağanüstü yatırım gerekliliği Çelik sektörümüzü geleceğini doğrudan etkileyecek konulardır.

Çelik endüstrisi yakın geçmişten farklı olarak artık ülkeler için stratejik bir unsurdur, devlet yönetim organlarının bu yeni duruma uygun stratejiler geliştirmesi ve çelik üreticilerinin de oluşturulacak ortamı dönüşüm için bir fırsat olarak görmesi gereklidir. BDÇ olarak dünyayı, dönüşümü ve yapmamız gerekenleri doğru algılama ve buna paralel strateji ve uygulamalar geliştirme yolculuğumuz devam edecektir.

celige-nervur-hayata-guc-katiyoruz-4244.gif (840×470)

celige-nervur-hayata-guc-katiyoruz-4206.gif (840×470)

celige-nervur-hayata-guc-katiyoruz-8833.gif (840×470)