Türkiye’nin demir çelik sektöründe 60 yılı aşkın deneyimiyle öncü firmalarından biri olan Ekinciler Demir Çelik, sadece yüksek kalite standartlarıyla değil, aynı zamanda lojistikte sunduğu güçlü altyapı ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla da fark yaratıyor. Kuruluşundan bugüne sektördeki yenilikçi yaklaşımıyla büyüyen firma, Türkiye’nin iç piyasasındaki lider konumunu korurken, 60’tan fazla ülkeye gerçekleştirdiği ihracatla global arenada da adından söz ettiriyor. Bu özel röportajda, Ekinciler Demir Çelik’in tarihçesinden günümüz yatırımlarına, liman altyapısından sürdürülebilirlik hedeflerine ve özel liman yatırımlarına kadar birçok önemli konuyu masaya yatırıyoruz. Türkiye sanayisine, ülke ve bölge lojistiğine kattığı değerle sektörde ayrıcalıklı bir yere sahip olan Ekinciler’in vizyonunu sizler için derledik. Ekinciler Holding Pazarlama Direktörü Kaan Özülü ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Ekinciler Demir Çelik’i tanıyabilir miyiz? Firmanızın tarihçesi ve bugünlere gelişi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Ekinciler Demir Çelik’in temelleri, 1964 yılında merhum Ali ve Orhan Ekinci tarafından Ali Ekinci ve Evlatları Kollektif Şirketi adıyla atılmıştır. Çelik sektöründeki bu yolculuk, 1970’li yılların başında Karabük’te devreye alınan ilk haddehane ile başlamıştır.
1983 yılında İskenderun’da bölgenin ilk özel demir çelik tesisi kurulmuş ve bu yatırım, şirketimizin sektördeki öncü ve güçlü konumunun temel taşlarından biri olmuştur. 1987 yılında Orhan Ekinci Limanı’nın faaliyete geçmesiyle birlikte deniz ticareti alanındaki çalışmalarımız da başlamış ve bu alanda da önemli bir operasyonel kapasiteye ulaşılmıştır.
Bugün itibarıyla, 60’tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirmekte, iç piyasada ise inşaat demiri ürün grubunda kalite, güvenilirlik ve müşteri memnuniyeti açısından ilk tercih edilen markalardan biri olma özelliğimizi sürdürmekteyiz. Kurulduğumuz günden bu yana sektördeki yenilikleri ve gelişen teknolojileri yakından takip ederek, yatırımlarımız ve üretim kapasitemizle büyümeye devam etmekteyiz.
Ekinciler Demir Çelik olarak müşterilerinize sunduğunuz ürünleriniz neler? Yapmış olduğunuz üretimlerden ve kullanıldığı alanlardan bizlere bahsedermisiniz?
Ekinciler Demir Çelik olarak, ana üretim kalemimizi inşaat demiri oluşturmaktadır. Modern ve yüksek kapasiteli tesislerimizde, uluslararası standartlara uygun, yüksek mukavemet ve kaliteye sahip inşaat demiri üretimi gerçekleştirmekteyiz. Ürünlerimiz; özellikle altyapı projeleri, konut ve ticari bina inşaatları, endüstriyel yapılar, köprü, yol ve liman projeleri gibi geniş bir kullanım alanına sahiptir.
Ayrıca haddehanemizde kullanmakta olduğumuz monoblok hadde teknolojisi sayesinde, standartların izin verdiği tolerans aralıklarında daha hafif inşaat demiri üretimi gerçekleştirebilmekteyiz. Bu sayede, aynı tonajda daha fazla inşaat demiri elde edilmekte ve özellikle depreme dayanıklı bina yapımlarında ürünlerimiz tercih edilmektedir. Monoblok sistemimizin sağladığı yüksek proses kontrolü ve homojen üretim yapısı, ürünlerimizin mukavemet değerlerini üst seviyede tutarak uluslararası kalite standartlarının da üzerinde performans sunmamıza imkân tanımaktadır.
Sahip olduğumuz üretim teknolojisi ve kalite kontrol sistemleri sayesinde, ürünlerimiz hem yurt içi pazarda hem de ihracat pazarlarında yüksek talep görmekte ve tercih edilmekte olup, başta Orta Doğu, Orta ve Doğu Afrika ile Avrupa olmak üzere 60’tan fazla ülkeye düzenli olarak ihracat yapmaktayız.
Aynı zamanda sürdürülebilir üretim anlayışımız doğrultusunda, çevre dostu ve enerji verimliliği yüksek proseslerle üretim faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Müşteri memnuniyetini öncelikli hedef olarak benimseyen firmamız, ürün çeşitliliği ve kalite standartlarını sürekli geliştirerek sektördeki güçlü ve istikrarlı konumunu sürdürmektedir.
“Yaptığımız yatırımlarla limanımızın iskele uzunluğunu 800 metreye, iskele genişliğini 40 metreye, derinliğini ise 24 metreye çıkardık”
Ekinciler Limanı, demir çelik sektöründe önemli bir lojistik üs konumunda. Bize kısaca limanın tarihçesinden, kuruluş amacından ve tamamlanan liman yatırımınızdan bahseder misiniz ?
Ekinciler Limanı, 1987 yılında İskenderun Körfezi’nde, bölgenin sanayi ve dış ticaret potansiyelini değerlendirmek ve özellikle demir çelik sektörüne entegre lojistik hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur. Kuruluşunda liman; 430 metre iskele uzunluğu, 20 metre iskele genişliği ve yaklaşık 13 metre derinliği ile bölgedeki önemli yük elleçleme noktalarından biri olarak hizmet vermekteydi.
Kuruluş amacı; Ekinciler Demir ve Çelik Sanayi A.Ş.’nin üretim faaliyetleriyle entegre çalışarak, ithalat ve ihracat operasyonlarını daha hızlı, güvenli ve etkin şekilde gerçekleştirmekti. Ancak zamanla demir çelik sektörünün yanı sıra, klinker, kömür, hurda, cüruf, dökme yük ve genel kargo gibi bölgenin diğer önemli yüklerinde de hizmet vermeye başlayarak, hizmet yelpazesini genişletti.
Bu gelişen ihtiyaçlara cevap verebilmek ve artan yük trafiğini karşılamak amacıyla kapsamlı bir yatırım süreci başlattık. Son dönemde tamamladığımız yatırımlar ile limanımızın iskele uzunluğunu 800 metreye, iskele genişliğini 40 metreye, derinliğini ise 24 metreye çıkardık. Böylelikle Panamax ve Capesize tipi büyük tonajlı gemilere hizmet verebilecek kapasiteye ulaştık.
Aynı zamanda depolama alanlarımızı da önemli ölçüde artırdık. Bugün liman sahamızda;
• 100.000 m² açık depolama alanı,
• 20.000 m² kapalı depolama alanı,
• 32.000 m² A tipi antrepo ve
• 32.000 m² geçici depolama alanı ile faaliyet göstermekteyiz.
Operasyonel verimliliğimizi artırmak adına liman ekipman filomuza 2 adet Sennebogen 895 vinç ve 1 adet Gottwald 8B halatlı vinç ilave ettik. Bu modern vinç yatırımları sayesinde elleçleme hızımızı ve operasyonel kapasitemizi ciddi oranda yükselttik.
Tüm bu altyapı ve ekipman yatırımları sonucunda limanımızın yıllık 4,5 milyon ton olan yük elleçleme kapasitesini, 12 milyon tona çıkarmayı başardık. Bugün Ekinciler Limanı, yalnızca demir çelik sektörüne değil, bölgedeki tüm ticari yük hareketine hizmet eden stratejik bir lojistik üs haline gelmiştir. Türkiye’nin küresel pazarlardaki rekabet gücüne ve lojistik altyapısına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz.
“Panamax ve Capesize tipi büyük tonajlı gemilere hizmet verebilecek kapasitedeyiz”
Türkiye’nin ihracat ve ithalatında Ekinciler Limanı’nın üstlendiği rolü nasıl tanımlarsınız? Özellikle bölgesel rekabet gücünüzden bahsedebilir misiniz?
Ekinciler Limanı, hem Türkiye’nin hem de Doğu Akdeniz bölgesinin dış ticaret hareketlerinde önemli bir lojistik merkez konumunda. Özellikle demir çelik sektörüne entegre çalışabilen, büyük tonajlı gemilere hizmet verebilen ve geniş depolama kapasitesine sahip olması sayesinde bölgedeki diğer limanlardan ayrışan önemli bir yapıdayız.
Bölgesel rekabet avantajımızın en önemli unsurlarından biri, demir çelik sektörüne doğrudan entegre çalışan liman altyapımız ve bu sektöre özel geliştirilmiş operasyonel kabiliyetlerimiz. Bu sayede hem ithalat hem de ihracat yüklemelerinde, firmaların stok ve nakliye süreçlerini hızlandırarak rekabet avantajı sağlamalarına katkıda bulunuyoruz.
Ayrıca dijitalleşme yatırımlarımız ve sürdürülebilir liman yönetimi anlayışımız da limanımızın tercih edilmesinde etkili. Operasyonların hızını ve şeffaflığını artıran, aynı zamanda çevreye duyarlı iş modeliyle çalışan modern bir liman yapısıyla bölgedeki diğer limanlar arasında güçlü ve ayrıcalıklı bir konuma sahibiz.
Özetle, Ekinciler Limanı; hem Türkiye’nin dış ticaret performansına katkı sağlayan hem de bölgesel lojistik rekabetinde fark yaratan stratejik bir ticaret ve lojistik üssü konumunda. Önümüzdeki dönemde bu konumumuzu daha da güçlendirecek yeni yatırım ve projelerle hizmet kapasitemizi ve rekabet gücümüzü artırmayı hedefliyoruz.
Sürdürülebilirlik günümüzde tüm sanayi kollarında gündemde. Liman operasyonlarında çevresel etkileri azaltmak adına ne gibi adımlar atıyorsunuz?
Kesinlikle öyle, sürdürülebilirlik günümüzde yalnızca bir tercih değil, sektörel bir zorunluluk haline geldi. Biz de Ekinciler Limanı olarak çevresel etkileri minimuma indirmek, kaynak verimliliğini artırmak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak adına ciddi adımlar atıyoruz.
Bu kapsamda, öncelikle hava kalitesi yönetimi ve toz emisyon kontrolü için liman sahasında su püskürtme sistemleri ve toz bastırma üniteleri kurarak, özellikle dökme yük elleçleme ve stok sahalarında toz yayılımını kontrol altına aldık. Yükleme-boşaltma operasyonlarımızda ise, toz oluşumunu engelleyen ekipmanlar ve kapalı sistemler kullanıyoruz.
Atık yönetimi konusunda da yüksek standartlara sahibiz. Liman sahasında oluşan tüm katı, sıvı ve tehlikeli atıklar, mevzuata uygun şekilde toplanıp lisanslı firmalar aracılığıyla bertaraf edilmekte veya geri dönüşüme yönlendirilmektedir. Ayrıca, atık su arıtma sistemimiz sayesinde liman operasyonlarından kaynaklanan atık sular, çevreye zarar vermeden kontrol altına alınıyor.
En önem verdiğimiz konulardan biri de enerji verimliliği ve karbon salınımının azaltılması. Bu doğrultuda liman operasyonlarında kullanılan vinç tercihinde çevre dostu, elektrikli vinç sistemlerine geçiş yaptık. Son dönemde yatırımı yapılan 2 adet Sennebogen 895 vinç ve 1 adet Gottwald 8B halatlı vinç, elektrikli sistemleriyle hem operasyonel verimliliği artırıyor hem de karbon salınımını önemli ölçüde düşürüyor. Ayrıca mevcut dizel vinçlerimizi de tamamen elektrikli sisteme dönüştürdük. Bu dönüşüm sayesinde liman sahasında fosil yakıt tüketimini minimize ederek, karbon ayak izimizi belirgin şekilde azalttık.
Aydınlatma sistemlerinde de LED teknolojisine geçiş sağlayarak elektrik tüketimini düşürdük. Vinç ve iş makinelerinin bakımında enerji tasarruflu parçalar ve çevreci ekipmanlar kullanıyoruz. Liman sahasında gerçekleştirdiğimiz ağaçlandırma ve peyzaj çalışmalarıyla da çevresel katkımızı güçlendirdik.
Önümüzdeki süreçte liman sahasında yenilenebilir enerji kaynakları kullanımına yönelik projeler ve elektrikli araç kullanımının artırılması gibi sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarımıza da devam edeceğiz. Hedefimiz, Ekinciler Limanı’nı bölgenin çevresel etkileri en düşük, sürdürülebilir limanı haline getirmek.
Demir çelik sektöründeki dalgalanmalar ve küresel gelişmeler Türkiye’de sektörü nasıl etkiliyor?
Demir çelik sektörü, küresel ekonomik, siyasi ve ticari gelişmelere karşı oldukça hassas, stratejik öneme sahip bir sanayi koludur. Dünya genelinde yaşanan jeopolitik gerilimler, enerji maliyetlerindeki artış, hammadde tedarikindeki aksaklıklar ve korumacılık politikaları, Türkiye demir çelik sektörünü doğrudan etkilemektedir. Bu etkiler hem pozitif hem de negatif yönleriyle kendini göstermektedir.
İç piyasada, özellikle tedarik zincirindeki sıkıntılar ve artan enerji maliyetleri arz-talep dengesini zorlamakta, yüksek kaliteli inşaat demiri arzında yaşanan daralmalar fiyatların yükselmesine neden olmakta ve inşaat sektörü başta olmak üzere maliyet baskısı oluşturmaktadır. Buna karşın, Türkiye’nin güçlü inşaat sektörü ve devam eden altyapı yatırımları iç talebin canlı kalmasını sağlamaktadır. Yerli üreticilerin kapasite artışı ve kalite iyileştirmeleri, arz-talep dengesinin korunmasına katkıda bulunarak piyasa çeşitliliğini artırmaktadır.
İhracat cephesinde ise karbon vergileri ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) gibi yeni düzenlemeler, üretim maliyetlerini yükseltmekte ve karbon yoğun ürünlerin rekabet gücünü olumsuz etkilemektedir. Döviz kuru dalgalanmaları ve uluslararası ticaret kısıtlamaları da ihracat performansı üzerinde risk unsurları olarak öne çıkmaktadır. Buna rağmen, Türkiye’nin coğrafi konumu, gelişmiş üretim altyapısı ve rekabetçi maliyet avantajı, ihracatta güçlü performans sergilemesine olanak tanımaktadır. İhracatın iç piyasaya oranı %40-50 civarında seyretmekte olup, özellikle Orta Doğu, Orta ve Doğu Afrika ile Avrupa pazarlarındaki etkinlik artmaktadır. Bu durum, sektörün sürdürülebilir büyüme ve pazar çeşitlendirmesi açısından önemli fırsatlar sunmaktadır.
Aynı zamanda, demir çelik sektörünün karbon yoğun bir sanayi kolu olması nedeniyle, çevresel regülasyonlar ve karbon vergileri sektör dönüşümünün temel itici güçlerindendir. Dünya genelinde yeşil çelik üretimi elektrikli ark ocakları, yenilenebilir enerji kullanımı ve karbon emisyonlarını azaltan proseslerle hızla yaygınlaşmaktadır. Türkiye’de sektör, bu dönüşüme uyum sağlamak adına enerji verimliliği yüksek teknolojiler ve sürdürülebilir üretim sistemlerine yönelik çalışmalarını hızlandırmaktadır. Ekinciler Demir Çelik olarak, monoblok hadde teknolojisi ile standartların izin verdiği ölçüde daha hafif ve yüksek mukavemetli inşaat demiri üretmekte; böylece hammadde verimliliği sağlamakta ve özellikle depreme dayanıklı yapıların inşasında tercih edilen ürünler sunmaktayız. Ayrıca enerji verimliliği yüksek üretim prosesleri, çevreci teknolojiler ve yeşil üretim uygulamaları konusundaki çalışmalarımızı sürdürmekte, karbon regülasyonlarına uyumlu ve rekabetçi ürün portföyümüzü güçlendirmeyi hedeflemekteyiz.
Bu kapsamda, sektördeki dalgalanmalara karşı esnek, proaktif ve yenilikçi bir yaklaşım benimseyerek, hem iç piyasa hem de ihracat pazarlarında uluslararası standartlarda kaliteli ve sürdürülebilir ürünler sunmaya devam etmekteyiz.
Son olarak, SteelTürk Dergisi okuyucularına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
SteelTürk Dergisi’nin değerli çalışanlarına, okuyucularına ve tüm sektör paydaşlarımıza selamlarımızı ve en iyi dileklerimizi iletmek isteriz.
Türkiye demir çelik sektörü olarak, hem ulusal ekonomimize katkı sağlamaya hem de küresel pazardaki önemimizi artırmaya kararlılıkla devam etmekteyiz. Bu hedef doğrultusunda, kapasite ve iş gücümüzü daha verimli kullanarak, özellikle vasıflı çelik üretimi ve teknolojileri üzerine yoğunlaşmamızın kritik önemde olduğunu düşünüyoruz.
Ekinciler olarak; inovasyon ve sürdürülebilirlik ilkelerinden ödün vermeden, sektörümüzün gelişimi için iş birliği ve dayanışma içinde hareket etmenin önemine inanmakta ve tüm paydaşlarımızla birlikte, Türkiye’nin demir çelik sektörünü daha da ileriye taşıyacak, güçlü ve rekabetçi bir geleceğe doğru ilerlemeyi ümit etmekteyiz.