Derinleşen Kriz ve Sektörel Kırılma
Otomotiv ve beyaz eşya başta olmak üzere birçok sanayinin belkemiğini oluşturan endüstriyel kalıp sektörü, 2025’in ikinci yarısına girerken adeta varoluşsal bir krizle karşı karşıya. Sektörde özellikle küçük ölçekli firmalar, Çin rekabeti ve artan maliyet baskıları nedeniyle kapanma noktasına gelmiş durumda. Ulusal Kalıp Üreticileri Birliği (UKUB) Başkanı Şahan Eçin’in son basın açıklamasında, sektörün yakın gelecekte karşılaşabileceği daha büyük dalgalanmaların habercisi niteliğinde.
Bu daralma sadece kalıp üreticilerini değil, zincirin devamındaki en stratejik halkalardan biri olan takım ve kalıp çeliği üreticilerini de doğrudan etkiliyor. Yazımızda, bu iç içe geçmiş iki sektörün mevcut durumunu, sorunlarını ve olası çıkış yollarını detaylı biçimde ele alıyoruz.
Kalıp Sektörünün Temel Sorunları: Yüksek Maliyetler, Düşük Rekabet Gücü
Türkiye’de kalıp üretiminin büyük kısmı, otomotiv tedarik zincirine hizmet eden küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından gerçekleştiriliyor. Ancak enerji, işçilik ve hammadde maliyetlerinin son üç yılda artması, bu firmaların uluslararası pazarda özellikle Çinli rakipleri karşısında büyük dezavantaj yaşamasına neden oldu.
UKUB Başkanı Eçin’in açıklamalarına göre, “yeni projeler cansuyu olabilir ama maliyetlerde rekabet edemezsek kapanmalar kaçınılmaz.” Bu ifade, sektörün yalnızca geçici bir daralma değil, yapısal bir dönüşüm sancısı içinde olduğunu gösteriyor.
Küçükler Kapanıyor, Büyükler Küçülüyor: Zincirleme Etki Başladı
Özellikle İstanbul, Bursa, Kocaeli ve Eskişehir gibi sanayi kentlerinde faaliyet gösteren küçük kalıp firmaları, pandemi sonrası dönemde nakit akışlarını toparlayamamış durumda. Büyük ölçekli kalıp firmaları ise yatırımlarını askıya alarak “küçülerek var olma” stratejisine geçiyor. Bu durum, takım çeliği üreticileri için de tehlike çanlarını çalıyor.
Türk Takım - Kalıp Çeliği Sektörü Nasıl Etkileniyor?
Türkiye’deki takım ve kalıp çeliği ihtiyacının önemli bölümü ithalatla karşılanmakta. Ancak son yıllarda millileşme ve yerli üretim teşvikleriyle gelişmeye başlayan yerli takım çeliği üreticileri, kalıp sektöründeki daralmadan iki yönlü etkileniyor:
Talep Daralması:
Kalıp üretimi azalınca, doğal olarak bu üretim için gerekli olan takım çeliği talebinde de önemli bir düşüş yaşanıyor. Bu, özellikle az sayıda müşteriye çalışan yerli üreticilerin üretim hacminde kayda değer gerilemelere yol açıyor.
Rekabet Eşiğinin Yükselmesi:
Çin, sadece kalıp üretiminde değil, aynı zamanda ucuz takım çeliği ihracatında da agresif bir strateji izliyor. Çin menşeli ürünlerin Türkiye pazarına düşük fiyatlarla girmesi, hem ithalatçıları hem de yerli üreticileri baskı altına alıyor.
Umut Veren Gelişmeler Var mı?
UKUB Başkanı Eçin’in basına yansıyan açıklamalarında dikkat çektiği gibi, K9 platformlu yerli otomobil projeleri ve 2020–2023 arası yatırımların yavaş yavaş devreye girmesi, sektörün geleceğine dair bazı umut ışıkları taşıyor.
Ancak bu umutların realize olabilmesi için kalıp ve çelik üreticilerinin teknolojik dönüşüm, verimlilik artışı ve dijitalleşme konularında hızla yatırım yapması gerekiyor. Otomatik işleme, yapay zekâ destekli üretim planlaması ve sürdürülebilirlik temelli çözümler, bu sektörleri rekabetçi tutacak temel bileşenler arasında.
Çözüm Önerileri ve Politika Tavsiyeleri
- Enerji ve Hammadde Teşvikleri: Küçük ve orta ölçekli kalıp üreticilerine yönelik enerji destek programları yeniden yapılandırılmalı.
- Yerli Çelik Kullanımı Zorunluluğu: Kamu ihalelerinde mümkün olduğu kadar yerli çelik kullanımı teşvik edilmeli, hatta bazı alanlarda zorunlu hale getirilmeli
- İhracat Yönlendirmesi: Türk kalıp ve çelik üreticileri, özellikle Afrika ve Orta Doğu pazarlarına yönlendirilmeli. Bu pazarlarda daha az Çin rekabeti olduğu unutulmamalı.
- Teknoloji Odaklı Dönüşüm Teşvikleri: CNC tezgah, 3D baskı sistemleri ve otomasyon çözümleri için KOSGEB, TÜBİTAK ve kalkınma ajansları destekleri artırılmalı.
Sonuç: Alarm Zilleri Değil, Uyanış Sesi Olsun
Türkiye’de kalıp ve takım çeliği sektörü, kritik bir eşikte. Kapanan firmalar, daralan talep ve küresel rekabet, sektörün geleceğini tehdit etse de; teknolojik dönüşüm, kamu politikaları ve akıllı iş birlikleri sayesinde bu kriz bir fırsata çevrilebilir.
Unutulmamalı ki; kalıp sektörü çökerse, otomotiv, beyaz eşya ve savunma sanayi gibi stratejik endüstrilerin dışa bağımlılığı da artar. Bu nedenle sektörün yaşadığı daralma yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir tehdit olarak ele alınmalı.